05 Kasım 2023

Gayrimenkul Sektörü için 12. Kalkınma Planında neler var ?

12.Kalkınma Planın'nın Gayrimenkul sektörüne olan muhtemel etkilerinden bahsetmek istiyoruz.Bu yazıyı sizlere dört farklı bölüm ile aktaracağım. İlk yazımda sizlere , kalkınma planı düşüncesinin teorik altyapısına ve politika belgelerinin ne ifade ettiğine değineceğim. Devam yazılarında sırayla; "Konut", "Kentsel Dönüşüm" ve " İnşaat" alanındaki politika ve tedbirlerini masaya yatıracağım.

Gayrimenkul Sektörü için 12. Kalkınma Planında neler var ?

Tanışma yazısında ifade ettiğimiz gibi, sektör oyuncularının gayrimenkul ekonomisi alanında bilgi açığına yönelik hazırladığımız yazıları siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz. Bu haftaki yazımızda güncel bir konu olan 12. Kalkınma Planının gayrimenkul sektörüne olan muhtemel etkilerinden bahsetmek istiyoruz. Bu konuyu sizlere dört yazı ile sunacağız. İlk yazımızda, kalkınma planı düşüncesinin teorik altyapısına ve politika belgelerinin ne ifade ettiğine değineceğiz. Devam yazılarımızda sırasıyla, 12. Kalkınma Planının beş ana ekseninden biri olan “Afetlere Dirençli Yaşam Alanları, Sürdürülebilir Çevre” başlığında yer alan “Konut”, “Kentsel Dönüşüm” ve “İnşaat” alanlarındaki politika ve tedbirleri inceleyeceğiz.

Kalkınma planı düşüncesinin doğuşunu alternatif iktisadi sistemlerde aramak doğru olacaktır. İktisadi sistemler, ilgili ülkede ne-nasıl ve kimler için üretilecek sorularına cevap ararlar. Serbest piyasa mekanizmasına dayanan kapitalist sistem ile siyasal bir organın (meclis-hükümet) kaynakların tahsisine yönelik tercihlerine dayanan sosyalist sistem (kumanda ekonomisi) iki temel iktisadi sistemi oluşturur.

Pür kapitalist sistemde ne-nasıl ve kimler için üretilecek sorularına serbest piyasa ekonomisi (görünmez el) karar verirken, sosyalist sistemde ise bu soruların cevabına devlet gibi (görünür el) siyasal bir organ karar verir. İşte, kalkınma planı fikri, sosyalist ekonomilerde kaynakların tahsisine yönelik tercihlerin teknik biçimde ifade edilmesi ihtiyacı ile doğmuştur. Özetle, pür kapitalist sistemlerde kalkınma planının yapılması, serbest piyasa mantığına terstir. Ancak uygulamada, pür kapitalist veya pür sosyalist ülke sayısı hemen hemen hiç yoktur. Kapitalist sistem, zaman içinde sosyalist hareketten etkilenerek karma ekonomik sisteme evrilmiştir. Örneğin, işçi haklarının kapitalist sistemde kabulü (çalışma saatlerinin düşürülmesi vb.) veya kıt olan ülke kaynaklarının planlı kalkınma dönemlerinde öncelikli sektörlere tahsis edilmesi için kalkınma planlarının hazırlanması gibi.

Türkiye’de de 1950’li yıllarda ekonomi politikalarının en çok eleştirildiği alanlar arasında, etkili kaynak kullanımının gerçekleştirilememesi, ekonomide eşgüdüm eksikliği, koordinasyonsuz kalkınma çabası ve uzun vadeli bir perspektifin olmayışıydı. İkinci dünya savaşı sonrası devletin ekonomiye katılımı ve müdahalesi ile ekonomiyi daha aktif bir biçimde düzenlemesi gerektiğine yönelik düşüncenin (Keynesyen bakış) de etkisi ile Türkiye’de ilk kez 1961 anayasasına planlama fikri girmiş ve devamında aynı yıl, kalkınma planlarını hazırlama ve yürütmekle görevli olarak Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) kurulmuştur. Türkiye’nin ilk kalkınma planı da, 1963 yılında uygulamaya alınan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı olmuştur.

1963 yılından sonra bazı planlarımız başarılı, bazıları başarısız olsa da, Türk ekonomi yönetiminde planlı kalkınma anlayışı günümüze kadar devam etmiştir. Son olarak, (2024-2028) dönemini kapsayan 12. Kalkınma Planı da 31 Ekim 2023 tarihinde TBMM’ce kabul edilmiş ve Resmi Gazete’nin 1 Kasım 2023 tarihli mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Kalkınma planları, kamu idarelerine önceliklerini belirlemede yön verecek bir politika seti sunar. Ancak ülkenin yönünü anlayabilmek açısından 5 yıllık kalkınma planlarını takip etmek tek başına yeterli değildir. Planda öngörülen politika ve tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanması amacıyla orta vadeli programlar, Cumhurbaşkanlığı yıllık programları, bölgesel ve sektörel stratejiler ile kurumsal stratejik planlar, kalkınma planları esas alınarak hazırlanır. Kamu idareleri, yatırım ve cari harcamalarını belirlerken, bir başka ifadeyle, bütçe sürecinde kaynak tahsisi yaparken kalkınma planlarından ve bahse konu diğer politika belgelerinden beslenirler.

Bu nedenle, gayrimenkul sektöründe yer alan profesyoneller açısından politika belgelerinin yakından takip edilmesi, devletin gelecek dönemde yönünü nereye döneceğinin anlaşılması ve bu doğrultuda, doğru ve isabetli stratejik hedeflerin belirlenmesi açısından elzemdir. Devletin yönü, su akıntısının yönü gibidir, bu akıntıya karşı kürek çekmemek, hatta bu akıntıdan fayda sağlamak açısından politika belgelerinin takibi kaçınılmazdır.   

(2024-2028) dönemi için ülkenin sınırlı olan kaynaklarının nereye yönlendirileceğini inceleyeceğiz. Önemli olan verimsiz, uzun saatler çalışmak değil, akıllı ve stratejik plana uygun bir şekilde çalışmak. Abraham Lincoln “Eğer bir ağacı kesmek için bir saatim olsaydı, ilk kırk beş dakika sadece baltamı bilerdim” demiş. İşte, sektör oyuncularının baltalarını keskin tutmalarının yolu, akıntının yönünü anlamalarından ve devletin neyi önceleyeceğini kestirmelerinden geçiyor. Sonraki yazılarımızda akıntının yönünü anlatmaya çalışacağız.

Dr. Yasin Laçinbala

0 Yorum

Benzer İçerikler